miércoles, 29 de septiembre de 2010

İstanbul'da Kolombiya

Gün geçmiyorki insanoğlu yeni şeyler öğrenmesin. Öğrenmek isteği olduğu sürece tabii, mesela bugün 16.yy'da İngiltere'de basılan tarih ansiklopedilerindeki modern tarihin ve eski tarihin nasıl yazıldığını, nasıl ayrıldığını öğrendim ve çok şaşırdım.
Ama asıl bahsetmek istediğim Zeytinburnu Sanat ve Kültür Merkezindeki suluboya sergisi. Suluboya'nın en zor resim yöntemlerinden biri olduğunu öğrendim. Ayrıca gerçeğe benzememesine rağmen kendine özgü duruşuyla göze çok hoş gelen bir tarz olduğunu fark ettim.
Taa Kolombiya'dan kalkmış gelmiş bu adamın sergisine 7 Ekim'e kadar gidilebilir. Umarım bir sonraki sergisi de Türkiye'deki güzellikleri içeren bir sergi olur. Sergiyle ilgili bazı haber linkleri şöyle:

miércoles, 1 de septiembre de 2010

Perfect World


Şüphesiz dünya kusursuz değil. Bu filmin isminin neden öyle olduğunu anlamak için daha iyi izlemek gerekiyor. Evet, dünya kusur değil. Bir sürü sıkıntıları var, üstelik ne zaman ne şekilde karşılaşılacağı da belli değil. Gerçi kusursuz olmaz hiç bir zaman belki ama daha iyi hale getirmek de insanın elinde şüphesiz.
Bu film sırf küçük çocuğun gülümsemesi ve diğer mimikleri için bile izlenir. Filmde dönemin gözde jönü kevin costner'ın oyunculuğu kayda değer. Clint Eastwood filmi hiç bir zaman kötü olmaz zaten.

Bir nebze psikolojik film sınıfına da girebilir, zira dahi mahkum kevin costner filmde sakin ve uyumlu bir kişilikken, çocuklara yapılan zulüm ve haksızlık karşısında kendini kaybedip anormal davranışlarda bulunabiliyor. Bu durumu yargılamak da izleyiciye bırakılmış biraz. Kendine kaybetme anı Geleceğe Dönüş filmlerindeki michael j. fox'un tavuk hitabına verdiği tepki gibi...
Maalesef çoğu ABD filminde olduğu gibi bir kültür angajesi de var filmde.


Bu filmde Amerikan Rüyası felsefesinden Cadılar Bayramı(halloween) ele alınmış. Kökeni dini olan bir gelenek, ama bir o kadar amerikanvaridir, zira avrupa'da pek o kadar yaygın gözükmüyor. Çocuklar bu günde cadı, haydut, hayalet vb. gibi kıyafetler giyip evlerin kapılarını çalar ve "trick or treat?" yani "şeker mi? şaka mı?" diye sorarlar. Makul olan şekeri verip kurtulmaktır, yoksa şaka eşek şakası ayarında olabileceğinden pek hoş olmayan durumlar ortaya çıkabilir. Hem çocukları üzmenin bir anlamı yok, olduğunu düşünenler bu filmi kesin izlemeli :) Eskiden çocuklar tek başlarına giderlermiş kapı çalmaya ama sonra başlarına kötü şeyler gelmeye başlamış kaybolmak vb. Şimdilerde ebeveynleri eşliğinde yapıyorlar bu geleneği, filmde ise arkada bir rahip vardı. İlerleyen bölümde kevin kostner da oluyor tabi, lakin daha fazla bilgi spoiler olacaktır, burada kesmek lazım. Yalnız ülkemizdeki bayramlarda çocuklar genel itibariyle kendi başlarına gidebiliyorlar, demek ki Modern ABD'den iyi olduğumuz yanlar varmış.
Son olarak zeki mahkumumuzun gerçek ve tehdit arasındaki farkı anlattığı sahne de çok güzel ve kendine özgü.