domingo, 13 de mayo de 2012

Bosna Hersek 2 (Mostar, savaş ve tünel)

Bosna Hersek denildiğinde hepimizin aklına ilk olarak Mostar ve o güzel Osmanlı yadigarı köprü gelir. Sonra diziseverlerin aklına bir atlama sahnesi geldiğini duydum geçenlerde. Lakin Hırvatların tam da savaş biterken neden o tarih yadigarını yıktıklarını düşünmeye başlar insan.
Mostar tabi, Hırvatistana yakın olması ve günümüzdeki %60'a, %40 Hırvat nüfusun (savaştan önce tam tersi, yani %60 Boşnak nüfus) çokluğuyla Hırvatlar için önemli bir yer. Belki de bu kadar yakınlarında bir tarihi emare istemediler. Savaşın ve galip gelme psikolojisinin insani değerlerin yitirilmesine neden olduğu aşikar zaten. Bu problemli psikolojiye, kentin en üst tepesine ve söylenene göre tam da Mostar'ı yıkan topun ateşlendiğe yere yapılan büyük haç ve sava sırasında tahrip edilen Boşnak evlerine yabani incir tohumu atıp bir daha iflah olmamalarına ve restore edilmemelerine neden olma da ilave edilebilir. Tabi bir de köprünün yıkılmasının canlı yayında yayınlanması.


Şimdilerde neyse ki turistik bir kent halinde ve gezilmek için ön sıralara konması gereken bir şehir.

Tahrip edilip, bir daha eskisi gibi olmasın diye yabani incir tohumu atılmış evler.

Klasik Mostar pozu verile Cami avlusundan Köprü görüntüsü.

Mostar'dan bir görüntü

Savaş 1992-1995 yılları arasında 4 yıl sürdü bu ülkede. 1500 gün kuşatma altında kaldı Sarayova. Savaşın detaylarının okunması ve hatta mümkünse savaş hakkında belgesel izlenmesini tavsiye ediyorum tabi ki. detaylara fazla boğulmadan, önemli liderAliya İzzetbogoviç'i hatırlamakta fayda var. Liderlerden beni en çok cezbedenler hakiki tevazu sahibi olanlardır. Eminim bu pek çok kişi için de öyledir. Aliya'nın mütevaziliğini iki hadiseyle özetlemek gerekirse, birincisi diğer şehitlerin kabrinden sadece etrafındaki küçük demir yapı ile ayrılan kabri ve Cumhurbaşkanlığına yeniden aday olmayarak geri çekilmesini örnek verebiliriz.
Savaşa dönecek olursak, acaba bir kaç iz görür müyüz diye düşünürken her yerde kurşun ve roket izlerini görmek bizi şaşırttı. Özellikle bazı bölgelerde yoğun bir şekilde binaların dış cepheleri mermi izleriyle dolu. Oraları gördüğümüz anlarda tabi ki savaşın gerçek yüzünü görüp, ürpermemek elde değil.

Savaş sırasındaki şehir ve kuşatma.

Boşnaklar ve kentte kalan 20bin civarındaki Sırp ve Hırvat için uzun süreli kuşatma beraberinde hastalık ve açlığı da getirmiş doğal olarak. Buna sırpların elektiriği ve suyu kesmesi, hatta suyu zehirlemesini, birleşmiş milletlerin haksız uygulamaları ve iddalara göre aldığı rüşvetleri vs eklersek savaşın olumsuz yanlarından sadece biraz bahsetmiş oluruz. Savaşın en korkunç kısımlarından olan Srebrenitsa katliamına değinmek ruhları daraltacağından yer vermemek daha iyi olacaktır. Bu tür hadiseler tabi ki öğrenilmeli, dersler alınmalı ama düşmanlık tohumları atmama adına temkinli de olunmalı. Oralarda bugün 15-20 yaşında olan çocuklar neyseki savaş atmosferinde değiller ve tabi savaşta yaşananlar onların suçu da değil. Tabi savaş sırasında mağdur olan çocukları da unutmamak gerekir.






Savaşı kazanan böylesine zayıf ordunun sırrı da herhalde inançlarında olsa gerek ki. Bu video sanırım buna tercüman olur.


Kuşatma uzun sürünce Sarayova halkı kendilerini iyi hissetmek için Tiyatroları açmış, elektrik olduğunda sinemalar izlenmiş, konserler verilmiş, tramvay çalışmış ve pazar açılmış. Okullar da gece bazı binaların bodrum katında eğitime devam etmiş. Öyle ki savaş sonrası çocuklara gündüz okula gitmek zor gelmiş. Bu tabi bizi gülümseten olayın yanı sıra çok ağır hadiseler de yaşanmış. Meslea tramvay dedik, ismi sarayova ruleti olmuş, zira tramvay'da giderken camdan dışarı izlediğinizde hayatınızı kaybetme olayınız çok yüksek. Ayrıca pazar da dedik ama, pazarın en hareketli olduğu saatte yapılan saldırının büyük bir katliama dönüştüğünü de hatırlamak gerekir. Halen çalışan pazar yerinde şehitlerin isimlerinin yazdığı duvar da anıt olarak bu hadiseyi canlı tutuyor.

Pazar yeri, kırmızı duvarda isimler, yeşil camekanda da bombanın düştüğü yer.
Bu videodaki görüntülerin biraz ağır olduğu uyarısını da yapmak isterim.


Pazi snajper: Etrafta trafik tabelaları görmeye alışığız. Dikkat etmemizi ve ona göre hareket etmemizi sağlayan faydalı tabelalardır bunları. Ancak savaş sırasında hayati önem arz eden bir tabeladan söz edelim;"Dikkat Snajper " tabelası, savaş sırasında bu tabelayı gördüğünüz yerlerde hızlı koşmanız gerekiyordu, yoksa bir snajper 'a hedef olmak olasıydı...

Resimde siyah üzerine beyaz, "Keşke yaşanalar film olsaydı yazıyor", hemen yanında da savaşı bilenler için Pazi Snajper ifadesi.

Bir diğer ilginç hikaye de şehirde kalan sırplardan verilen şehit. Onun da Boşnak şehitler arasına gömülmesi çok önemli bir anlama sahip.

Bir de meşhur tünel var. Sırpların sniperlarından ve Birleşmiş milletlerin geçiş engelinden bıkan Boşnakların kimselere haber vermeden yaptığı ve savaş sırasında çok önemli işlere imza atan tünel. O tünel ile anılan, tünelin diğer ucundaki teyzenin evi de müze haline gelmiş bugün. Neyse ki bize de teyzenin elini öpmek ve halini hatrını sormak nasip oldu.


Bu resimin çekildiği yer ile ilerde gözüken bina arasında yapılmış tünel, tam da hava alanının altından geçecek şekilde.



Şehitlikdeki sadelik, mezar taşları ve akan su çok huzurlu bir ortam oluşturmuş. Ve tabi bahsi geçen Aliya'nı kabrinin vasiyeti üzerine tam da ortalarında olması çok manidar.





Sona gelidiğimizde, Mostar'a çok yakın olan ismini unuttuğum kasabada yer alan, Alperenler tekkesi ve Bosna'nın en önemli güzelliklerinden olan Buna nehrini hatırlatmak istiyorum. Alperenler tekkesi de tam da manevi kimliğine uygun olarak nehrin kaynağında kurulmuş. İşin güzel yanı buranın restore ediliyor olması ve sanırım çok yakında açılacak.


Aynı köyde Hırvatlar tarafından harabe haline getirildiği söylenen Sırp Ortodoks kilisesi
Boşnakların ifadesi ile dedeler ve torunlar bir arada...
.ve son olarak Poçtil , yani Hırvatça'da "Son nokta" anlamına gelen, ki 1km mesafededir sınıra, Osmanlı köyündeki caminin iç görüntüsü fotoğrafı ile yazıyı bitirip, her ne kusurumuz olduysa affola diyorum...

Bosna ile Hersek arasındaki dağlar ve sis...