lunes, 25 de abril de 2011

Yeşil Kedi


Zamanın birinde, herhangi bir yerde dünyaya gelen kediler arasında, her zamanki sıradanlığın dışında bir gelişme olmuş, kedilerden biri diğerleri gibi siyah,sarı,gri, yada beyaz değilde yeşil doğmuş. Tabi ki büyük hayret, endişe, şaşkınlık ve sonucunda dışlama olmuş çevrede. Kardeşleri bu dünya da yeni olduklarından onu yadırgamamışlar, ama zamanla onlar da dünyanın ritmine hızlıca ayak uydurup kardeşlerini ötelemişler, aşağılamışlar ve bazen de dalga geçmişler. Anneleri de bu dışlama karşısında kolay yolu seçip, pek de destekçi olmamış yeşil kediye.

Sadece bazı yaşlılar aralarında "bak yine buna benzer olay şurda olmuştu, burda böyle olmuştu" vs konuşmuşlar ama seslerini de yükseltmemeye özen göstermişler. Zira çevre bu olayın ilk defa olduğunu, bir daha olmayacağını ve hatalı bir sonuç olduğundan unutulmasını ve önemsizleştirilmesi gerektiğine iman etmişti. Kimse de aksi bir fikir beyan etmeyi göze alamıyordu.

Gelelim yeşil kediye;

Önce kim olduğunu anlamadı,
Neden herkes ona bakıyordu,
Sadece sıradan bir kedi olmak istemişti,
Kimse onu yemek bile istemedi,
Kimse onu sevmek bile istemedi.

Evet daha o küçük bir yavruyken, savunmasızken muhtemel avcıları bile ondan çekindiler uzak durdular. Onu bir av olarak bile muhatap almadılar ve böylece var olduğunu bile var saymadılar.

Onun için sıradan bir kedi olmak hiç mümkün olmadı. Önceleri varlığını ispat etmek istedi, ama sonraları geldiği hal bunun da gereksiz olduğunu düşünmeye itti onu. Bir yerlerden çirkin ördek yavrusunu duymuştu ama ne bir kuğu kadar güzel ve imrenilen bir varlık olmak istiyordu ne de mutlu son endişesi vardı. O var olduğu gerçeği üzerine olan inancının sarsılmaması için uğraştı durdu. Bazen yorgun düştü, bazen ümitsizlik rüzgarları esti ama o, var olma gayesinin bu olduğunu anladıkça, daha da sıkı sarıldı inancına.

Tabi sonunda öyle bir seviyeye geldi ki, yeşil olmadığını da anladı yalnız olmadığını da. Aslında ona yeşil diyenlerin, bazen renksiz bazen de rengarenk olduklarını. Su gibi bulundukları kabı şeklini aldıklarını, bukalemun gibi ortama göre renk değiştirdiklerini, çöl çalısı gibi rüzgar ne tarafa eserse o tarafa gittiklerini. Ve artık yadırgamıyordu da asıl problemli olanların, aslında normal olanı anormal görmelerini...